Saniye Can (d. 1930 - ö. 2 Temmuz 1996, Çanakkale) Türk halk müziği sanatçısı.
Derlemesini Ablası Refia Berkalp'in yapmış olduğu "Annem Entari Almış" adlı eserle büyük bir çıkış yapmış ve Yurdun her köşesinde sevilen bir sanatçı olmuştur. "Balıkesir Yolunda" (Debreli) ve "Karyolamın Demiri" adlı eserler ile unutulmayan Türk Halk Müziği Sanatçıları arasında yerini almıştır. Adı Çanakkale'de Sahne Sanatları Gösteri Merkezi'ne verilmiştir.
Derlediği bazı türküler:
Annem Entari Almış
Balıkesir Yolunda (Debreli)
Karyolamın Demiri (Yandım Ayşem)
Sami Kasap (1933 / 3 Eylül 2002)
Malatya Malatya Bulunmaz Eşin şarkısı nerede çalmaya başlasa ortamda bulunan Malatyalıların dayanamayıp oynamaya başladığı, izleyenlerin ve dinleyenlerim yüzlerinde tebessüm ve mutluluk ifadeleri oluşmasını sağlayan şarkıdır. Bu güzel şarkı artık Malatya’yı da aşmıştır ve tüm Türkiye de keyifli anların en çok dinlenen, söylenen şarkılarından bir olmuştur. Malatya’nın doğasını anlatan, Malatya’yı bilmeyenlerin bile içlerinde Malatya’ya karşı bir sempati oluşmasına sebep olan, bir çok insanın cep telefonu melodisi haline gelen bu eser değerli Malatyalı sanatçı Sami Kasap tarafından bestelenmiştir.
Sami Kasap 1933 yılında Malatya’da dünyaya gelmiştir. Çocukluk yılları hakkında pek fazla bilgi bulunmamaktadır. Güçlü sesi sayesinde sanat camiası içinde hızla yükselmiştir. Sesinin çok güçlü olması nedeniyle gazellerini genellikle mikrofonsuz okurdu. Kendisinin yazıp bestelediği “Bir Dağ Ne Kadar Yüce Olsa Bir Tarafı Yol Olur, Bir Yiğit Ne Kadar Kahraman da Olsa Sevdiğine Kul Olur” isimli şarkısının plağı “Altın Plak” ödülü almıştır. Yüksel Özkasap, Selahattin Alpay gibi sanatçıları yetiştirmesinin yanında Müslüm Gürses, İbrahim Tatlıses gibi sanatçılara da ilham kaynağı olmuştur. Yaşadığı dönemin bir çok ünlü gazinosunda sahne almıştır. Sesinin gücü ve berraklığı nedeniyle sesi için “sıtma görmemiş” tabiri kullanılır. 300’e yakın bestesi ve 120 adet plağı vardır.
Ölen çocuğunun üzüntüsü nedeniyle geçirdiği sarılık hastalığı, yaşlılık döneminde kendisini tekrar yakalamıştır. Bünyesi zayıflamış olan Sami Kasap karaciğer yetmezliğinden 3 Eylül 2002 tarihinde hayata gözleriniyummuştur. Günümüzde Sami Kasap’ın eserleri yok olmak zorunda kalmıştır çünkü Sami Kasap eserlerini okuyabilecek güçlü bir sese sahip sanatçı bulunmamaktadır. Malatya’da Kültür ve Sanat faaliyetleri yürüten bir merkeze Sami Kasap ismi verilmiştir.
Salih Korkmaz (1941 Amasya / 14 Aralık 2003)
Bilecik’in sayılı şairlerinden olan ve dillerden düşmeyen eserleri ile müzik dünyasına ismini yazdıran Salih Korkmaz, kalp hastalığı nedeniyle tedavi gördüğü Bursa İhtisas Hastanesi’nde hayatını kaybetti.
1941 Amasya doğumlu olan şair Salih Korkmaz, “Kadere bak” diyerek yola çıkmış ve “Ekmek Parası” uğruna “Feleğin İşine bak” demiş ve Bilecik’e doğru yola çıkmıştı. Bundan sonraki ömrü Bilecik’te geçecek olan Korkmaz, Bilecik’e damgasını vurmak için kolları sıvamıştı. Bilecik İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde çalışan Korkmaz, “Aşk Yarası” çekmiş, “Tersine Dönen Çarkı” karşısında hiç “İsyan” etmemişti. “Gelin olmuş gidiyorsun” demiş, mısralarda “Teselli Aramış”, “Ağlamışım Gülmüşüm” diyerek, “Murat” aramış ve kendisine “Nasihat” etmişti. 42 eseri radyo ve televizyonlarda icra edilen Salih Korkmaz, son yıllarda kalp rahatsızlığı çekmeye başlamıştı. Özellikle son birkaç yıldır ömrü hastane köşelerinde geçen ve derdini kimseye anlatamayan Salih Korkmaz, geçtiğimiz gün tedavi görmek için kaldırıldığı Bursa İhtisasa Hastanesi’nde “Bir Gün Sende Öleceksin” demiş ve “Bitmeyen Çilesi”sini doldurarak sessiz sedasız ebedi istirahatgâhına doğru yolaldı.
Bilecik’teki düğünlerin, cemiyetlerin, toplantıların ve özellikle de devlet büyüklerinin ziyaretleri sırasında da sunuculuk yapan Korkmaz, Bilecik’in şairi olarak anılıyordu.
1987 yılında Türkiye birincisi Kadere Bak şarkı sözü Salih Korkmaz’a Hürriyet’ten Altın Kelebek, Milliyet’ten ikincilik ödülü kazandırdı. Türkiye genelinde 600’ün üzerinde eseri bulunmaktadır.
Sait Ergenç (1 Ocak 1931 İstanbul / 14 Şubat 2008 İstanbul))
Sait Ergenç, İBB Şehir Tiyatroları’na ilk girdiği günden itibaren sırasıyla Hürrem Sultan, IV. Murat, III.Selim, Pusuda, Hırçın Kız, Jul Sezar, Antionus ve Cleopatra, Hamlet, Fermanlı Deli Hazretleri, Çatıdaki Çatlak, Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe, Misafir gibi oyunlarda rol aldı.
Şehir Tiyatroları’nda oyunculuğu yanı sıra Yeşilçam’ın birçok filminde seslendirme yapan Ergenç; Karşık Pizza, Üzgünüm Leyla, Ben İnsan Değil miyim? gibi önemli filmlerde ve TV dizilerinde rol aldı.
Aynı zamanda söz yazarı ve besteci olan Sait Ergenç’in hayatının büyük bir kısmı tiyatro sahnesiyle birlikte Unkapanı’nda “Ergenç Yapım Plak”ta geçti. Hafızalardan silinmeyen pek çok besteye imza atan sanatçı Altın Mikrofon sahibiydi.
Safiye Ayla Targan (14 Temmuz 1907, İstanbul – 14 Ocak 1998, İstanbul
Mısırlı Hicazîzade Hafız Abdullah Bey'in kızıdır. Safiye Ayla henüz doğmadan Abdullah Bey vefat etmiştir. Annesini de henüz üç yaşındayken kaybeden Safiye Ayla kimsesiz kalınca Sadabad Sarayı olarak inşa edilmiş Kağıthane'deki Çağlayan Darüleytamı'na verildi. İlkokulu bitirdikten sonra da Bursa Muallim Mektebi'ne yazıldı.
Müziğe küçük yaşta piyano çalarak başladı. Bursa Kız Muallim Mektebi'ni bitirdi ve Beyoğlu'nda ilkokul öğretmenliğine atandı. Eyyubi Mustafa Sunar'dan müzik dersleri alan Ayla, Darüttalim Musiki Heyeti'nin konserlerine katıldıktan bir süre sonra öğretmenlikten ayrıldı ve gazinolarda çalışmaya başladı.
Yesari Asım Arsoy, Hafız Ahmet Irsoy, Selahattin Pınar, Saadettin Kaynak ve Udi Nevres Bey'in müzik bilgilerinden yararlandı. 1932'de İstanbul Vali Yardımcısı Nuri Bey'in evinde verilen bir davette, Atatürk’ün huzurunda ilk kez şarkı söyledi ve kendisinin en beğendiği seslerden biri oldu. 1950’de besteci Şerif Muhittin Targan ile evlendi. Başta, açılışından itibaren İstanbul Radyosu olmak üzere Türkiye radyolarında sayısız konser verdi, beş yüzden fazla plak doldurdu. Büyük beğeni toplayan sesiyle ünü yurt sınırlarını aştı.
Ölçüye uyarak, iyi bir diksiyonla, düzgün, aynı zamanda da coşkun, çekici bir tavırla okurdu. Sesindeki pürüzsüz akış en tiz perdelerde bile kaybolmazdı. Zamanın gözde şarkılarıyla fantezilerini olduğu kadar, Rumeli türküleriyle klasik örnekleri de içine alan repertuvarlarıyla geniş bir dinleyici kesimince çok sevilmiş, beğenilmişti. "Seninle doğan güldür bu gönül" ve "Aşk yaprağına konarak koza öresim gelir" adlı iki de bestesi bulunan Safiye Ayla, 1942'de Rey Kardeşler'in "Alabanda" revüsünde Kraliçe Mimoza rolündeki başarısıyla yetenekli bir oyuncu olduğunu da kanıtladı.
Safiye Ayla Mustafa Kemal Atatürk'ün en sevdiği sanatçılardan da birisidir. Ayla'nın Mustafa Kemal Paşa adına düzenlediği konserde "Yanık Ömer" adlı şarkısını okumuş ve Paşa büyük bir hayranlıkla tekrar tekrar okumasını söylemiştir. Konser sonunda Mustafa Kemal Atatürk, Safiye Ayla'nın yanına gelerek: "Safiye çok teşekkür ederim, çok güzel yorumladın" der ve sonra ekler: "Bu türküyü bir operada söylemeni çok isterim. Bunu başarırsan, beni gerçekten çok mutlu edersin." der
Safiye Ayla,8 Nisan 1950 tarihinde Mekke Şerifi Vezir Ali Haydar Paşa'nın oğlu bestekar Şerif Muhittin Targan ile evlenir. 17 yıl süren evlilikleri Şerif Muhittin Targan'ın 1967 yılındaki vefatıyla sona erer.
Sadi Yaver Ataman (23 Nisan 1906, Yanya - 10 Aralık 1994, İstanbul),
Türk müzikolog, folklor uzmanı, eğitimci ve sanatçı.
23 Nisan 1906'da babasının görev yaptığı Yanya'da doğmuştur. Babası Kafkasyalı Şeyh Şamil’in baba soyundan Dr. Ali Yaver Ataman, annesi ise Safranbolu "Cılız" soyundan Habîbe Yektâ Ataman'dır.
İptidai Mektep ve Rüştiye ve İdadi’yi Safranbolu'da 1922'de, liseyi ise İstanbul'da İstiklâl Lisesi'nde 1926'da tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği'ne kaydolmuştur fakat müzik tutkusu nedeniyle eğitimini bırakarak, o zamanki ismi Daru'l-Elhan olan İstanbul Konservatuvarı'na girmiş ve 1930'da mezun olmuştur. Eğitim sürecinde ayrıca Mehmet Fuad Köprülü'den dersler almıştır.
1930-1931 yıllarında müzik öğretmenliği yapmıştır. 1933 yılında askere gitmiş ve 1934 yılında teğmen olarak terhis olmuştur. 1938'e kadar öğretmenlik yapmış ve kendi isteğiyle öğretmenlik mesleğini bırakmıştır. 1938-1940 yıllarında Ankara Radyosu Halk Müziği yayınları yöneticiliği yapmıştır.
1940 yılında bağımsız olarak Karabük belediye başkanlığına seçilmiş ve aynı tarihlerde Karabük halkevi başkanlığını sürdürmüştür. 1940'da başkanlığı döneminde tekrar teğmen olarak askere alınmış ve 1942'de üsteğmen olarak görevine dönmüştür. 1946'da tekrar askere alınmış ve 1947'de terhis olmuştur.1948'de İstanbul Beyazıt bucak müdürlüğü ve 1950'de İstanbul Radyosu'nda grup şefliği yapmıştır. 1952 yılında Bucak'daki görevinden ayrılmış ve İstanbul Belediye Konservatuarı içinde Folklor İnceleme ve Derleme Kurulu başına geçirilmiştir.
1953'te Radyo Islah Komisyonu üyeliği ve Raportörlüğü'ne seçilmiştir. 1955-1960 arasında Radyo Halk Müziği Müşavirliği yapmıştır. 1963'te Folklor İnceleme ve Derleme Kurulu üyeliğine tekrar getirilmiş ve 21 Aralık 1971'de bu görevden emekli olmuştur. 1972-1976 yıllarında Yapı ve Kredi Bankası genel müdürlüğü kültür ve sanat işleri müşavirliği görevinde bulunmuştur.
Sâdi Yâver Ataman'ın bir erkek ve üç kız çocuğu vardır. 1991'de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Devlet Sanatçısı unvanı verilmiştir. 10 Aralık 1994'te İstanbul'da 88 yaşında ölmüş ertesi gün Safranbolu'da gömülmüştür.
Sadi Işılay, (3 Şubat 1899 - 11 Mart 1969)
Türk müziğinin önemli besteci ve kemancısı.
İstanbul'da doğdu. Babası, Lâleli'de işlettiği sazlı kıraathanesinde keman çalardı.Kemanı küçük yaşta babasını ve öbür sanatçıları dinleyerek, kendi kendine öğrendi. 8 yaşında, babasının kıraathanesindeki sazların arasına katılacak düzeye geldi. 12 yaşında Osmanlı Musikî Cemiyeti'ne keman öğrencisi olarak girdi. Şehzade Dr. Ziyaettin Efendi'den özel dersler aldı. Tamburi Cemil Bey'den ve Bestenigar Ziya Bey'den fasıl müziği bilgisi edindi.
1911'de Sultan Reşat'ın Rumeli gezisine katılan saz sanatçılarının Selanik'te verdikleri konserde yer aldı. Gülşeni Maarif ve Vefa Liselerinde okudu. Kurtuluş Savaşı'na jandarma olarak katıldı.
1922-1926 yılları arasında İzmir'de bağımsız çalıştı. Bir dönemin ünlü kanto oyuncusu ve şarkıcısı Deniz Kızı Eftalya ile evlendi. Üç yıl Paris'te kaldı. Fransa, Hindistan, İran, Irak, Suriye, Mısır ve Kıbrıs'ta konserler verdi. Ud da çalardı. Udu, kemanı ve sesiyle plaklar doldurdu. Dönemin ünlü ses sanatçılarının hemen tümüne kemanıyla eşlik etti.
İstanbul Radyosu'nda sanatçı olarak, İstanbul Konservatuarı'nın Yürütme Kurulu ve Türk Musikisi Sanat Kurullarında, TRT Repertuar Kurulunda üye olarak yer aldı.
4 kez evlendi. 3 çocuğu oldu. Gazeteci, yazar Ali Sirmen, Sadi Işılay'ın torunudur. Bir diğer torunu olan Emir Işılay'da 2002'den itibaren Hollywood'da film müzikleri besteciliği yaşamını sürdürmüştür.
Eserleri
Ruhumda ölen nağmede sevda sesi var mı ?
Bir kır çiçeğinden daha tazesin
Manada güzel, ruhta güzel, tende güzelsin
Bende hicran yarasından da derin bir yara var
Yolları gurbete bağlayan dağlar
Sadi Hoşses (1908 / 3 Temmuz 1994)
Sadi Hoşses 1908 yılında Halep'te doğdu. Üç aylıkken İstanbul'a gelip babasının görevi nedeniyle hiç durmaksızın bütün Anadolu'yu dolaştı. Babasının Alanya'da vefatı üzerine İstanbul'a yerleşti. İstanbul'da Ameli Hayat Yisan ve Ticaret Okulu'ndanmezun olduktan sonra 8 yıl İstanbul Elektronik İdaresi'nde çalışıp önce İstanbul ardından da Ankara Radyosu'na geçti. Sadi Hoşses, Ankara Radyosu'nda 30 yıl ses sanatkarı, şef yardımcısı, koro şefi, repertuar hocalığı yaptı. Bir süre TV uzmanı olarak çalışıp ticaretle de uğraşan Hoşses, daha sonra İzmir'e yerleşti. Türk Sanat Müziğine unutulmaz besteler kazandıran Hoşses, 3 Temmuz 1994'te hayata gözlerini yumdu
Eserleri
Yıldızlı Semalardaki Haşmet Ne Güzel Şey
Şarap Mahsende Yıllanır
Sabret Gönül Bir Gün Olur Bu Hasret Biter[1]
Yanlızım Bahtsızım Bu Alemde
Gözleri Gülünce Güneş Doğardı
Gecem Gündüzüm Duam Her Sözüm
Hüzzam Peşrev
Sensiz Geceler Öyle Siyah Ki
Seni, Sesini Gözlerinin Rengini Unutabilsem
Karlı Dağlarımı Aştım
Düşmüşüm Yollara Çağlar Gibiyim
Baharlar Bir Başka
Sadettin Öktenay (1930 / 15 Mart 1989)
1930 yılında Adana'da doğdu. İlkokul sıralarında ud ile müzik çalışmalarına başladı. Daha sonra kanun çalmayı öğrendi. Ankara'ya giden Sadettin Öktenay kanun çalışmalarına " Ankara Musiki Sevenler Derneği" nde devam etti. 1960 yılında Ankara Radyosu'na kanun sanatçısı olarak girdi.
1969 yılında İstanbul Radyosu'na geçen Öktenay, aynı yıl Şükran Hanım ' la evlendi. 3 çocukları oldu,
Ortanca oğlunu 1988 yılında trafik kazasında kayıp etti. Oğlunun ölümüne çok üzülen Sadettin Öktenay bu acıyı çinden atamadı, hatta hepimizin aşk şarkısı olduğunu bildiğimiz Nihavent makamındaki "Günlerdir içime çöktü ayrılık" şarkısını onun için besteledi fakat bu acıya fazla dayanamadı ve Oğlunun ölümünden bir yıl sonra 15 Mart 1989 tarihinde İstanbul'da hayatını kaybetti. 60'a yakın bestesi bulunmaktadır, bunlardan 30'u aşkını "kurucularından olduğu" Mesam'a bağlıdır. ölümünün üzerinden 21 yıl geçti ama besteleri hala günümüzde değerini koruyor.
Sadettin Kaynak ( 1895)- (03.02.1961)
1895 yılında İstanbul’da doğdu. Ali Alaaddin Efendi'nin oğludur. Genç yaşta hafız oldu. Öğretmenleri Hafız Melek Efendi, Kasımpaşa Küçükpiyale Cami İmamı Hafız Cemal Efendi, Neyzen Emin Dede ve Muallim Kazım Uz'dur. İlk bestesi olan hüzzam şarkısı Hicran-ı Elem’i 1926 yılında yazdı. Müzik eğitimini İstanbul Üniversitesi'nde tamamladı. Daha sonra Güney Doğu Anadolu'da yerel müzikler üzerine araştırmalar yaptı. 1940-1950 yılları arasında seksenin üzerinde film müziği besteledi. 1955 yılında felç geçirdi. 3 Şubat 1961 tarihinde İstanbul'da Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde öldü. Merkez Efendi Mezarlığı'nda gömüldü.
Eserleri
Gönül Nedir Bilene Gönül Veresim Gelir - Nihavent
Leyla Bir Özge Candır - Segâh
Niçin Baktın Bana Öyle - Uşşak
Yadeller Aldı Beni - Hicaz
Çile Bülbülüm Çile - Muhayyer
Ben Güzele Güzel Demem - Mahur
Gönlüm Seher Yeli Gibi- Hüzzam
Benim Yârim Gelişinden Bellidir - Hicaz
Tel Tel Taradım Zülfünü - Hicaz
Kara Bulutları Kaldır Aradan - Karcığar
Muhabbet Bağına Girdim Bu Gece - Hicaz
Dertliyim Ruhuma Hicranını - Segâh/Nihavent
İncecikten Bir Kar Yağar - Segâh
Enginde Yavaş Yavaş - Hicaz
Gönlümün İçindedir Gözden Irak Sevgili - Hicaz
Leylakların Hayali - Hüzzam
Bir Rüzgardır Gelir Geçer Sanmıştım - Segâh
Ela Gözlerine Kurban Olduğum -
Yanık Ömer - Hüseyni